Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde İngiltere, Fransa ve Rusya bir tarafta; Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu ise diğer tarafta yer alacaktı.
Emekçiler için savaş ölüm, yıkım, acı ve gözyaşı demektir. İşçi-emekçilerden kesilen vergilerle oluşturulan bütçenin önemli bir kısmı savunma adı altında silahlanmaya ayrılıyor.
Ortadoğu'da yürüyen emperyalist savaş onbinlerce insanın canını almaya devam ediyor. Yüz binlerce insan ise hayatta kalabilmek için zorlu göç yollarına düşmek zorunda kalıyor.
İşçilerin taleplerine ve mücadelesine ekranlarını kapatan sermaye medyası, yürüyen savaşı da çarpıtarak aktarıyor, halklar arasına kin ve nefret tohumu saçmaya çalışıyor.
Yaptığımız röportajlarda işçiler bugün yaşanan savaştan yana olmadıklarını, savaşın egemenlerin çıkarları için çıkartıldığını, barış istediklerini dile getiriyorlar.
Tek başına iktidar olamayan AKP hükümetinin başlattığı kaos, gerilim ve savaş sonucunda adeta 90’lı yıllara geri dönüldü. Her gün cenaze haberleri gelmeye, insanlar ölmeye devam ediyor.
Yıllardır süren savaştan emekçilerin bir çıkarı olmadığını bilenler “Barış” diye haykırıyorlar. Ankara ve İstanbul’da bir araya gelen on binler haykırdı: Barışı biz inşa edeceğiz!
Suruç katliamı ve arkasından yaşanan gelişmelerle bir kez daha haksız savaşın yükseldiği bir ortama girdik. Barış Bloku'nun çeşitli illerde yükselttiği çağrı ise zorbalıkla karşılaşıyor.